Büyük Günahlardan Kaçınmak

Abdullah b. Amr’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu:


“Büyük günahlar şunlardır: Allah’a ortak koşmak, ana babaya karşı gelmek, adam öldürmek ve yalan yere yemin etmek.” (Buhari, Eyman,16; Tirmizi, Tefsir (sûre 4) 6; Nesai, Tahrim, 3.)


Açıklama


Hadisin başka bir rivayetinde, bir kişinin Hz. Peygamber’e (s.a.s.) gelerek “Büyük günahlar (kebair) nelerdir?” diye sual sorduğuna dair kayıt (vürud sebebi) mevcuttur. Yine başka bir rivayette “günahların en büyüğü (ekberu’l-kebair)” diye geçer. Bu hadiste kastedilen de budur. (İbn Hacer, Fethu’l-bârî, XI, 565.)


Allah’a ortak koşmak


Yüce Kur’an’ın, tevhit bilinci ve şirkin her türlüsünden kaçınıp herhangi bir varlığın Allah’ın uluhiyetine ortak koşulmaması gerektiğine dair pek çok beyanı vardır. Onlardan birisi şudur: “Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını dilediği kimse hakkında bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur.” (Nisa, 4/48.)


Rasulüllah’ın (s.a.s.) “Seni yaratmış olduğu hâlde Allah’a ortak koşmandır.” hadisinin de (Müslim, İman, 141.) “Allah katında en büyük günah hangisidir?” sualine cevap teşkil ettiği görülür.

Ana babaya karşı gelmek

Hadisin ravisi Abdullah b. Amr (r.a.), Rasul-i Ekrem’in kendisine “Hayatta olduğun müddetçe babana itaat et, sakın ona karşı gelme.” dediğini nakleder. Zira ana baba, evladın dünyaya gelip hayatını sürdürebilmesinde birer sebep teşkil eder. Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: “İşte onun için insana şöyle emrettik: Bana ve ana babana şükret, dönüş banadır.” (Lokman, 31/14.) Bu demektir ki, ana babaya minnet ve teşekkürü unutan bir evlat Allah’a da şükretmemiş olacağından iki günahı birden işlemiş olur.


Haksız yere adam öldürmek


Haksız yere adam öldürmek, maşer-i vicdanı son derece rahatsız eden ve sosyal kargaşaya sebep olan büyük bir suç ve günahtır. Yüce Rabbimiz, haksız yere cana kıyan kimsenin bütün insanları öldürmüş sayılacağını belirtir. (Maide, 5/32.) Bundan dolayı kasten adam öldürüp yeryüzünde bozgunculuk yapan katillere en ağır cezai müeyyide (mukabele bi’l-misl) uygulanır. Şu hadis-i şerif, böylesine ağır cinayet işleyen bir kimsenin, Allah’ın rahmetinden ümidini kesen talihsizler arasında bulunduğuna işaret eder: “Haram kan dökmediği müddetçe mümin, Allah’ın rahmetini ummaya devam eder.” (Buhari, Diyât, 1.)


Ayrıca çok ağır bir suç olduğundan kasten adam öldürme cezasının “kesb-i istihkak” anlamında cehennem olduğu bizzat Yüce Kur’an tarafından haber verilir: “Her kim bir mümini kasten öldürürse onun cezası içinde ebedî (uzun süre) kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa, 4/ 93.)


Yalan yere yemin etmek (yemin-i gamus)


Dünyevi bir kazanç uğruna Allah’ın adını istismar ederek muhatabın malını haksız yolla elde etmek için yapılan bu yemin türü, yalan söylemek ve yalancı şahitlik yapmak gibi çok büyük bir günahtır. Bu yemin, insanı günaha daldırıp cehennemlik olmasına yol açtığından “yemin-i gamus” diye adlandırılır.


Şüphesiz büyük günahlar (kebair, fevahiş, mubikat, ekberu’l-kebair, azamü’z-zünub), bu hadiste geçen suç ve günahlardan ibaret değildir. Mesela şu hadis-i şerifte de insanoğlunu felakete sürükleyen, Allah nezdinde ve maşer-i vicdanda itibarsız duruma düşüren yedi büyük günah sayılır: “Yedi helak edici şeyden sakının: Allah’a şirk koşmak, büyü yapmak, haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın dokunulmaz kıldığı bir cana kıymak, yetim malı yemek, faiz yemek, düşmana toplu hücum yapılacağı sırada savaş meydanını terk etmek ve dürüst kadınları iffetsizlikle suçlamak.” (Buhari, Vasiyyet, 24; Müslim, İman, 144.)


“Birbirinizi ayıplamayın ve birbirinizin ayıplarını araştırmayın.” (Hucurat, 49/11-12.) gibi ayetlerden, insanları ayıplayıp alaya almanın, özel hayatlarına ilgi duyup onların mahrem meselelerini ve gizli hâllerini ifşa etmenin büyük birer günah olduğu anlaşılır. İbadet için gerekli temizliği umursamamak, yalan söylemek, kovculuk yapmak, içki içmek, hırsızlık yapmak, zina veya ona aracılık etmek, yalancı şahitlikte bulunmak ve yüklü miktarda borçlu olarak ölmek büyük günahlar arasında zikredilir. Kasten namazı terk etmek, oruç tutmamak veya zekât vermemek de büyük günahlardandır. Büyük günahlar listesini yetmişe, hatta yedi yüze çıkaran âlimler vardır.


Bilindiği üzere büyük günah, mümin insanı iman dairesinden çıkarıp küfre dâhil etmez. Ne var ki işlenen her günah, “beyaz bir kâğıt üzerindeki siyah mürekkep damlası gibi” kalpte manevi birtakım siyah noktalar oluşturur. Bu gerçeği Rasul-i Ekrem şöyle ifade eder: “Şüphesiz mümin günah işlediği zaman, kalbinde siyah bir leke meydana gelir. Şayet tövbe eder, kendini o günahtan çekip çıkarır ve Allah’tan af ve mağfiret isterse kalbi cilalanır.” (Tirmizi, Tefsir (sûre 83), İbn Mace, Zühd, 29.)


Ayrıca bilinmelidir ki, âlimler arasında ağır basan görüşe göre ısrarla işlenen küçük günah da büyük günaha dönüşür. Nitekim Yüce Kur’an, hesap günü insanlara verilecek olan amel defterinde küçük büyük bütün günahların kayıt altına alınmış olduğu gerçeğini haber verir. (Kehf, 18/49.) Diğer taraftan Yüce Rabbimiz, şu rahmet esintisiyle de mümin gönüllere ferahlık verir: “Eğer size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi değerli bir yere koyarız.” (Nisa, 4/31.)


Hâsıl-ı kelam her mümin, hangi şartlarda olursa olsun, Rahman’ın iyi kullarının şu özelliklerine her daim odaklanmalıdır:


“Onlar, Allah ile birlikte başka bir ilaha da tapmazlar; haksız yere, Allah’ın dokunulmaz kıldığı insan hayatına kıymazlar, zina etmezler. Zira (bilirler ki) bunları işleyen kimse cezasını bulacak. Kıyamet gününde ona azabı kat kat verilecek ve alçaltılmış olarak o azap içinde ebedî kalacaktır. Ancak tövbe edip inanarak salih ameller işleyenlerin durumu başkadır; Allah böylelerinin kötü hâllerini iyiye çevirecektir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir. Evet, kim tövbe edip erdemli davranırsa bu durumda gerektiği şekilde Allah’a yönelmiş olur. Yine anılan o iyi kullar, asılsız şeylere şahitlik etmezler; boş ve manasız davranışlarla karşılaştıklarında onurluca çekip giderler.” (Furkan, 25/68-72.)


Hadisten Öğrendiklerimiz


• Büyük günahlar, kesin bir delille yasaklanan ve hakkında dünyevi veya uhrevi ceza terettüp eden fiil ve davranışlar demektir.


• Felakete sürükleyen suç ve günahlardan son derece kaçınılmalı, hevaya uyup işlenmesi hâlinde ise içten pişmanlık duyulmalı ve tekerrür etmemesi için kararlılık gösterilmelidir.


• Bireysel ve toplumsal sorumlulukların bilincine varılmalı; Allah’a şükür ve ana babaya teşekkür edilmeli, cinayetten uzak durulmalı ve yalan yere yemin edilmemelidir.