“VAKIF İNSAN” KİMLERE DENİR?

İnsan için dünyaya âit varlıkların değer itibâriyle en yüce ve ehemmiyetli olanı, “can” ve “mal”dır. Cenneti satın alabilmek ve rızâ-yı ilâhîye nâil olabilmek, bunları Allâh yolunda infâk etmekle mümkündür. 


Bu sebepledir ki, malını ve canını, yâni sâhip olduğu her şeyi Allâh yolunda cömertçe bezleden insanlara “vakıf insan” denilmiştir. Gerçekten bu gibi insanlar, kendilerini bütün imkânlarıyla hayra vakfetmiş olmaktan dolayı böyle yâd edilmeye lâyıktırlar.


Cemiyetin huzur ve sükûnunun sağlanmasında bu gibi kimseler son derece ehemmiyetli bir vazife deruhte ederler.


Zîrâ, böylelerinin hizmet ve faaliyetleri -umûmiyetle- geçici dünya hayatına münhasır olmayıp, tesis ettikleri müesseseler vasıtasıyla gelecek zamanlara da şâmil bir sûrette devamlılık arz eder. Vakıf insanların en zirvesinde bulunanlar; peygamberler, velîler ve onların terbiyesinde kemâle eren müminlerdir. Onlar, gönüllerindeki îmân heyecânını dünyanın dört bir tarafına taşımışlar, yine târihin en güzîde altın sahîfelerini onlar doldurmuşlardır.


Zamanımızın ictimâî ve iktisâdî sebeplerle binbir huzursuzluğa sahne olması -biraz da- eski ve zengin vakıfların bir hayli târumâr edilip yok edilmesinden ve yeniden kurulanların da ihtiyaçlar karşısında kifâyetsiz kalmasından ileri gelmektedir. 


Bu kifâyetsizliğin telâfîsi için, günümüzün varlıklı insanları gayrete gelmelidir. Zîrâ bu husustaki mesûliyet onlara râcîdir.