Çocukta Allah Sevgisi ve Korkusu

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِه۪ وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ



"EY İMAN EDENLER. ALLAH'TAN HAKKİYLE KORKUN. ANCAK MÜSLÜMAN OLARAK ÖLÜNÜZ" (ÂL-I İMRAN : 102)



Muhterem Müminler


Dünya ve ahiret saadetinin anahtarı Allah'ı gönülden çıkarmamak, O'nun sonsuz kudretini, celal ve azametini dalma hatırlamak, yapılanları gördüğüne, kalpten geçenleri bildiğine inanmak, Atlan ve Resulünün çizdiği huduttan dışarı çıkmamaktır. Kişinin kalbinde Allah sevgisi ve korkusu ne nisbette yerleşirse o kimsenin ahlakı o nisbette yükselir; kalbi tertemiz ve parlak bir ayna gibi olur ve kendisine iyiyi kötülü kolayca gösterir. Böyle bir kişi kimseye kötülük yapamaz, kimsenin canına, malına, ırz ve namusuna tecavüz edemez. Cenabı Hak ta böyle bir kişiyi hıfz ve emanına alır, şeytanların ve insanların şerlerinden korur. Bu bakımdan çocuklarımızı nerede olurlarsa olsunlar, ne halde bulunurlarsa bulunsunlar Allah sevgisiyle, Allah korkusuyla ve Allah duygusuyla yaşar hale getirmemiz, onların kalplerine, bütün damarlarına, vücutlarının her zerresine Allah sevgisi, saygısı ve korkusunu tam olarak yerleştirmemiz başta gelen görevlerimizdendir. Dünya ve ahirette mesut olmak için Allah ve Resulünün emirlerini yapmak, yasaklarından kaçmak, gerektiğini onların zihinlerine iyice yerleştirmemiz zaruridir. 


Aziz Müslümanlar


Allahu Teala bizlere bazı şeyleri yapmamızı emretmiş, bazı şeyleri yapmaktan da bizi nehy'etmiştir. Yüce Allah'ın yasak ettiği şeylerin hepsinde bizim için zararlar, onların yasak edilmelerinde ise büyük hikmetler vardır. Mesela küfür ve Allah'a şirk koşmak, cana tecavüz ve insan öldürme, ana ve babaya karşı gelme, yalan şahitliği, namusa tecavüz, hırsızlık, tefecilik, faizcilik, içki, kumar, gıybet, koğuculuk, riya, haset gibi yasaklanan şeylerden hangisini ele alırsak alalım, bunların hepsinde fertler, aileler ve cemiyetler için dünyevi ve uhrevi birçok zararlar vardır. Cenabı Hakk'ın her emrinde de bizler için birçok faydalar ve maslahatlar bulunmaktadır. O, faydalı bir şeyi haram kılmamış, zararlı birşeyi de emretmemiştir. Yukarıda bir kısmını zikrettiğimiz haram kılınan şeylerden her birinin zararları tefsir, hadis, ahlak tasavvuf kitaplarında sayfalarca anlatılmıştır. 


Muhterem Cemaat

Rabbimizin, ana babamızın, nefsimizin, ailemizin, çocuklarımızın, hısım ve akrabamızın, komşularımızın, misafirlerimizin ve bütün müminlerin üzerimizde hakları vardır. Bu hakları ödemezsek kıyamet gününde mes'ul oluruz. Bize sayısız nimetleri lütfeden Cenabı Hakka şükretmek, O'na iman edip ibadette bulunmak, onun üzerimizdeki en tabii hakkıdır. Vücudumuzu zararlı şeylerden korumak, beden ve ruhumuzu maddi ve manevi hastalıklardan muhafaza etmek önemli vazifelerimizdendir. 


Çocuklarımızın terbiyesine dikkat etmek, onları Allah ve Resulünün istediği şekilde yetiştirmek de çok önemli bir görevdir. Milletlerin temel taşı ailelerdir. Ailenin önemli unsurlarından biri de çocuktur. Çocuklar ne kadar güzel terbiye edilirlerse, onlardan meydana gelen cemiyet ve millet de o derece sağlam olur. Çocuk Allah'ın bir hediyesi, dünyanın en güzel metaı, evin bereketi, cennet kokularından bir kokudur. Allah'ın ihsan eylediği bu hediyeyi tertemiz muhafaza etmek, arızasız büyütmek ona Rabbini, Peygamberini, Kitabını belletmek, dünya ve ahirette mesut olma yollarını göstermek, din ve dünyalarını öğretmek ebeveynin vazifesidir. Bunu ihmal eden ana babalar cemiyet nazarında ve Allah katında suçludurlar. Çocukları sevmenin alameti onları en güzel bir şekilde terbiye etmek, istikbale hazırlamaktır. Çocukların cemiyete faydalı veya zararlı birer uzuv olmalarında başlıca amil ana babalardır.


Çocuğun doğduğu günden itibaren sıhhatinden, yiyip içtikleri şeylerden valideyn mesuldür. 67 yaşından itibaren çocuğa ahlaki terbiye, İslami adab verilmeli, bu hususta ana babalar onlara iyi örnek olmalıdırlar. Çocukların dimağları fotoğraf makinesi, hafızaları da teyp gibi olup duyduğunu ve gördüğünü derhal kaydeder. Terbiyesine dikkat edilen çocuklar hem kendilerinin, hem ailelerinin, hem de milletlerinin şereflerini korur, yükseltir, kuvvetlerini artırırlar, Fakat terbiyesi noksan olan çocuklar hem kendi adlarını kirletir, hem ailelerinin yüzlerini kızartır, hem de milletlerine ve beşeriyete birer bela olurlar. Çocuk büyüğe saygıyı, küçüğe şefkati, insanlar için hayırlı olmayı ana kucağı ve baba ocağında öğrenir. Halk'a ibadeti, mahluka muhabbeti de aynı yerde öğrenir. İslami terbiye alan çocuk ana ve babasına karşı onlar hayatta iken olsun, öldükten sonra olsun nelerle mükellef olduğunu bilir ve üzerine düşen vazifeleri yapar. Ama cemiyetlerin çekirdeğini teşkil eden çocuklar, ahlak ve maneviyattan mahrum olarak yetiştirilirlerse memleketleri ve bütün dünyayı saran anarşi ve bütün kötülükler daha da genişler. Her türlü tohumu yetiştirmeye müsait münbit toprak gibi olan çocuklara iyilik tohumları ekilmeli, mum gibi her şekil alabilen çocuklara güzel şekil verilmelidir. Çocuklar kötü arkadaştan korunmalı, iyi hareketleri teşvik edilmeli, fena davranışlarına mani olunmalıdır. Daha yedi yaşında iken kendilerine namaz öğretilmeli, zamanla diğer ibadetlere al ıştın imalıdırlar. Küçük yaşta Kuranı Kerim öğretilmeli, Peygamberimiz tanıtılmalı, dini bilgiler tam olarak verilmelidir. Küçük yaşta talim ve terbiye taş üzerine yazılan yazı gibi kalıcı ve tesirlidir.


Kıymetli Kardeşlerim,


Hülasa olarak Allah'ın bunca nimetlerine şükretmek, O'na ibadet etmek, kitabını tasdik etmek, Kuran'ın hükümlerini öğrenip helalini helal, haramını haram bilmek, Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin söylediklerini kabul etmek, gösterdiği yoldan gitmek, O'nun ahlakı ile ahlaklanmak, herkesi bu yola irşad etmek gerektiğini dünya ve ahiret saadetinin ancak bunlarla mümkün olacağını çocukların zihinlerine iyice yerleştirmek lazımdır. Dünyada her hayrın, her iyiliğin esası budur, bütün faziletler buna dayanır. Bütün güzellikler buradan başlar. Her türlü kötülüğün başı da Allah, Peygamber, Kitap ve ahireti tanımamaktır, imansızlıktır.


"EY İMAN EDENLER, ALLAH'TAN HAKKIYLA KORKUN. ANCAK MÜSLÜMAN OLARAK ÖLÜNÜZ" (Ali İmran: 102)


"İMANIN EN FAZİLETLİSİ, NEREDE OLURSAN OL, ALLAH'IN SENİNLE BERABER OLDUĞUNU BİLMEKTİR." (HADİSİ ŞERİFİ ET-TABERANİ RİVAYET ETMİŞTİR)

Dr. Ramazan Ayvallı