Günahtan Nasıl Korunuruz?

İnsanın günahlardan sakınması, sevap işlemesinden çok daha zordur. İnsanı lütfa , ihsana erdiren şey, çok amelden ziyade günah işlemekten sakınmaktır. Yani ilk hedefimiz günahtan kaçınmak olmalıdır; sevap işlemek daha sonra gelmelidir.


Korunma gayretlerimize rağmen, bir anlık gaflet sonucu günah işlemiş isek, bu günah, kalbimizde yanan bir ateş haline gelmeli ve ahirette yanmadan önce bizi bu dünyada yakmalıdır. Bu tür bir ıstırabımız olursa, içimizde yanan ateşi aşk ateşine çevirecek, nârı nur yapabilecek ve bizleri felaha ulaştıracak kişi ile karşılaştığımızda “lebbeyk” diyebiliriz.


Yoksa, Mektubat-ı Rabbanî’de zikredildiği gibi, Rabbimiz’den alıkoyan her şey olan dünyadan ve bu dünyanın kötülüklerinden nasıl kopabiliriz ki!


Sevgili Peygamberimiz s.a.v. bir hadislerinde, “ Ademoğlu günahkârdır; günahkârların en hayırlıları ise tevbe edenlerdir.” ( İbn Mâce , Zühd , 30) buyurmaktadır. Tevbe ile insan, yapmış olduğu günah ve kusurlardan kurtulur.


Allah şu ayet-i kerimesiyle kullarını kurtuluşa çağırmaktadır: “Ey iman edenler! Hepiniz Allah’a tevbe ediniz ki felâh bulasınız.” (Nur, 31)


Kullar ne kadar günah işlemiş olurlarsa olsunlar, bir daha kesinlikle yapmamak üzere dönüş yaparlarsa, yani umutsuzluğa kapılmadan Allah’a yönelip tevbe ederlerse, Allah onları affeder. Günahlarımızın affı ve yeni günahlardan korunma konusunda Allah’tan asla ümit kesmemeliyiz.


Mevlâna Hazretleri Mesnevi-i Şerif’te şöyle bir kıssa anlatır:

Adamın biri Hz. Şuayb Aleyhisselam’a der ki: “Allah benim birçok günahımı ve hatamı gördüğü halde beni lütuf ve keremiyle cezalandırmıyor.” Adamın bu sözü üzerine Allah Tealâ Şuayb a.s.’a şöyle vahyeder : “O kulum, ben bu kadar günah ettim de, Allah beni keremiyle cezalandırmıyor, diyor. Ona söyle ki: Ey doğru yolu bırakarak, yanlışa yönelmiş adam! Sen tersini söylüyorsun. Allah seni öylesine imtihan ediyor ve cezalandırıyor ki, senin günahtan kararmış simsiyah kalbin ve günahların etkisiyle zincirler içindeki bedenin bunu fark edemiyor. Fakat yine de benden ümidini kesmesin. Bana sığınsın, Bana dönsün.” Şuayb a.s. Allah’ın kendisine bildirdiği sözleri “Allah beni cezalandırmıyor” diyen adama söyleyince, o günahkâr kimsede tesiri oldu ve Şuayb a.s.’a sordu: “Eğer beni cezalandırıyorsa belirtisi nedir?” Şuayb a.s .: “Ya Rabbi! O adam bu söze karşı savunmada bulunuyor ve senin verdiğin cezayı bilmek istiyor.” dedi. Cenab -ı Hak buyurdu: “Ben settârım , örtücüyüm. Fakat işaretle söylerim. Onu beğenmediğimin işareti şu ki: O itaat ettiğini sanıyor, oruç tutuyor, namaz kılıyor, fakat oruçtan, namazdan ve başka ibadetlerin hiçbirinden zerre kadar zevk almıyor. Yüksek ibadetlerde ve amellerde bulunuyor, fakat zerre kadar mutluluk duymuyor. İtaatlerin meyve vermesi için kalpte manevi bir zevk lazımdır.”