Cürmüm İle Geldim Sana

Cürmüm İle Geldim Sana


Bir Allah dostu, kendisinden nasihat isteyen kişiye buyurmuştur ki: “Günah yapacağın zaman Allah Tealânın sana verdiği rızkı yeme ve O’na isyan etmek istersen, bunu O’nun gördüğü yerde yapma. Görmediği yerde yap. O’nun mülkünde olup, verdiği rızkı yiyip, gördüğü yerde günah yapmak uygun değildir.”


Allah’a gidiyoruz. Nasıl? Hangi halimizle? Hangi amellerimizle?


Cennet, Cenab-ı Hakk’ın emir ve yasaklarının örgüsüyle çevrilidir. Bu dikenli örgü aşılmadan cennete girilemez. “Gerçek muhacir, Allah’ın yasak ettiği şeylerden hicret eden kimsedir.” ( Buharî , İman, 8) Emirleri yerine getiremedik, yasakları da çiğnedik ise cenneti nasıl isteyeceğiz? Yüzümüzü Allah’a nasıl çevirebileceğiz?


“Eli boş gidilmez gidilen yere, Rabbim boş gelmedim, cürmümle geldim sana!” diyebilecek miyiz? Bir daha işlememek üzere günahlarımızın itirafı, aczimizin farkında olmak anlamına da gelebilir. Bu itiraf, bizleri yaptığımız ibadetlerin gururundan da koruyabilir. Günahını itiraf edeni, haddini bildiği için Allah bağışlayabilir. Acizliğimizi bileceğiz; insan o zaman Allah’ın korumasına girer ve Zekeriyya a.s. gibi şöyle dua eder: “ Zekeriyya’yı da an! Rabbine: Rabbim, beni tek bırakma! Sen, vârislerin en iyisisin (her şeyim sana kalacaktır) diye dua etmişti.” (Enbiya, 89)


Peygamber Efendimiz’in buyurduğu üzere, “Kim, evinden çıkarken: ‘Allah’ın adıyla çıkıyor, Allah’a güveniyorum. Günahlardan korunmaya güç yetirmek ve taate kuvvet bulmak, ancak Allah’ın tevfik ve yardımıyladır’ derse, kendisine: ‘Doğruya iletildin, ihtiyaçların karşılandı, düşmanlarından korundun’ diye cevap verilir. Şeytan da kendisinden uzaklaşır.” ( Ebu Davud , Edeb , 103; Tirmizî, Daavât , 34)


Hakk’a kanat açmalı hep ellerimiz… Kaybolmalı kederlerimiz… Gözümüzden yaş olup akmalı günahlarımız! Ruhumuz ancak bu gözyaşlarıyla özgürlüğüne kavuşacaktır. İşte o zaman ruhumuzla bir olarak sonsuzluğun kapısını aralayabiliriz.